Mayıs ayında yaptığımız İran gezisinden izlenimlerimi anlatacağımı söylemiştim. Tatil ve yazma tembelliği araya girdi. Biz seçim öncesi gitmiştik, ortam oldukça sakindi. Seçim sonrası ortalık karıştı. Herkes politika konuşurken, İran iş dünyası hakkında konuşmak, güncellikten uzak, abesle iştigal gibi göründü. Ama yine de sözümüzü tutalım ve gözlemlerimizi sizlerle paylaşalım.
İran’a Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) başkanı Dr. Tayfun Acarer’in başkanlığında, iki ülke arasında telekomünikasyon ve bilgi teknolojileri konusunda yapılabilecek işbirliklerini görüşmek üzere gittik. Bizler, telekomünikasyon şirketlerinin üst düzey yöneticileri ve sektörel derneklerin başkanları olarak heyette özel sektörü temsil ettik.
Öncelikle şunu söylemek gerekir ki, İran çok önemli ve büyük bir ülke. Türkiye olarak ülkemizin doğusunda yer alan herşeye karşı küçümseyici bir önyargı ile yetiştirildiğimizden, bu ülkeleri pek tanımıyor, öğrenmiyoruz. Oysa kültürel ve etnik bağlarımız var İran’la. Tahran’da hemen hemen her yerde Türkçe konuştuk. Türk kökenli Azerilerin nüfusun en az üçte birini teşkil ettiğini öğreniyoruz.
İran’ın telekomünikasyon teknolojisinde oldukça ilerlemiş ve kendine yeterli hale gelmiş olduğunu gördük. Cep telefonu bile üretiyorlar. İç pazarda oldukça etkin bir korumacılık ve teknolojik girişimlere devletin büyük bir desteği var. Türkiye yakında İran’dan bazı telekomünikasyon gereçlerini satınalmaya başlarsa hiç şaşmayın.
İran, Yunanistan gibi komşu ülkelerle ticarette en önemli sorunlardan biri, benzer gelişmişlik düzeylerine sahip olmamız, benzer ürünleri üretiyor ve benzer ürünleri alıyor olmamız nedeniyle alışverişin kolaylıkla başlayamaması. Herkesin satıcı olduğu bir ortamdan da kolay kolay iş çıkmıyor. Görüşmeler, iyiniyet konuşmalarına, kültürel muhabbetlere dönüşebiliyor. Üçüncü ülkelerde yapılabilecek muhtemel ortak girişimlerine değinilerek hiç olmazsa boşa konuşmayalım deniyor. Yunanistan görüşmelerinde böyle olmuştu. Orada Balkan’lardan ve Türki Cumhuriyetlerden bahsedilmişti. İran’da ise hakkında konuşulan ülke Irak oldu. İran’lı işadamları Irak’ı İran’ın yönettiğini ima ettiler. Irak’ta 1.5 milyon insanın ölümüne yol açan George Bush’a kına göndermek lazım.
İran tarım ve sanayide büyük atılım yapmış; ancak hizmet sektöründe alacakları çok yol var. Potansiyel olmasına rağmen turizm yok, otellerdeki hizmet düzeyi geri. Devletin iş yaşamındaki varlığı oldukça yüksek ve korumacılık her yerde ve zeminde hissediliyor. Pazarlarını kontrollü bir şekilde dış rekabete açmak istediklerini, yabancı yatırımı çekmek için çalıştıklarını söylüyorlar. Uluslararası tahkim mekanizmalarını tanımadıkları için, yapılan yatırımların ciddi riskleri olabiliyor. Türkiye’den İran’a yapılmış olan iki büyük hizmet sektörü yatırımı da maalesef hayalkırıklığı ve zararla sonuçlandı. Tahran havalimanını yapan TAV’ın ve Turkcell’in zararları büyük olmuş. Bu gelişmeler Türk iş aleminde İran’a karşı büyük bir güvensizlik oluşturmuş. Ancak bunun aşıldığını ve her boydan işletmenin İran’da iş yapmak için yollar araştırdığını görüyoruz.
Doğrusunu söylemek gerekirse bu iki projeye engel olmuşlar ama daha iyisini de yapamamışlar. TAV ve Turkcell ‘in Türkiye’de verdikleri hizmetin kalitesi İran’da şu anda ulaşılan düzeyin çok üstünde. Dış yatırımın ve rekabetin bir ülkenin gelişim düzeyine katkısını rahatlıkla gözlemleyebiliyoruz. Bunun yanında biz korumacılık ekseninde öbür uçtayız gibime geliyor: “Neyimiz var neyimiz yok, düşünmeden varlıklarımızı yabancılara devredebiliyoruz” .
İran imalat sanayiine önem veriyor, iç pazarı koruyor, ama, amansız Çin rekabeti onları da zorluyor. Pazarlarını dış rekabete açtıklarında yerli firmaların çoğunun işinin çok zor olacağını düşünüyorum. Biz Türkiye’de çok ağır bir bedel ödedik ama kalabilen işletmelerimizin rekabet gücü çok fazla.
Logo’nun da üç dört yıldır İran’da ciddi projeleri oldu. Aradan geçen iki ayda tanıştığım bir çok kişinin İran pazarı ile ilgilendiğini ya da zaten bu pazarda olduğunu gördüm. Gebze Organize Sanayi Bölgesinden bir sanayici dostumuz İran’a ekmek makinaları satıyormuş. İran’da lavaş şeklinde ekmek yendiğinden çok büyük ekmek israfı oluyor, israfı azaltmak için bizim yediğimiz somun ve francala ekmek fabrikalarının kurulması için çok büyük teşvikler veriliyormuş. Biz sahip olduğumuz ekmek üretim teknolojimizle Alman firmalarının üçte bir fiyatına ekmek fabrikası kuruyormuşuz. Bizimkiler de yaman vesselam...