

Sessiz sedasız Dünyada liderliğe oynayan bir sektörümüz oluştu. Yat tasarımı ve imalatı hem iş hacmi, hem de nitelik açısından Dünya çapında rekabetçi bir sektör haline gelmiş durumda. Hollanda, ABD, İtalya ile birlikte ilk dört içindeyiz. Artan petrol fiyatlarının yarattığı Rus ve Arap zenginleri, lüks yat piyasasını roketledi ve Türkiye bundan faydalanarak çok ciddi bir atılım yaptı. Ekonomik kriz tüm sektörler gibi bu sektöre de büyük bir darbe vurdu ama, elde edilen ilerlemeler geri döndürülemeyecek boyutta.
Evet, bu sektörde de imalat sürecinde büyük oranda el işçiliği gerekiyor. Ancak yat inşa sektöründe ulaşılan iş modeli, dışarında verilen planların ucuz emek ile inşasını çoktan aşmış. Türkiye teknolojisi, imalatı ve pazarlaması ve markaları ile pazara ağırlığını koyuyor. Girişimcilerimiz tutkuyla, sevgiyle sarılmışlar işlerine. Başarı da geliyor doğal olarak...
İstanbul’daki Boat Show’a her yıl giderim. Bu fuar, eskiden yurtdışında yapılan yatların Türk zenginlerine sunulduğu, gerçek bir lüks gösterisiydi. Oysa son birkaç yıl içerisinde yerli firmalarımız üretimleriyle, yabancı müşterilerin de alıcı olarak geldikleri gerçek bir pazar yerine döndü.
Türkiye’de ciddi bir yan sanayinin geliştiğini, bu firmaların hemen hepsinin kendilerini küresel bir firma olarak konumlandırdığını gördüm. Bursa Orhangazi’de artık kendine ait özgün tasarımlarla üretim yapan Kıraça Holding’e bağlı Azzure’den, İstanbul Davutpaşa’dan tüm Dünyaya’ya olağanüstü çapalar satan Boyut Marine’e kadar irili ufaklı birçok firma ürünlerini büyük bir özgüvenle sergilediler. Hem, Sanko Holding’e bağlı Vicem şirketi’nin Antalya’da yaptığı lüks yatlara tüm dünyadan gelen sipariş geldiğini öğrendik; hem de Çorlulu bir girişimcinin ürettiği Sensei adlı küçük yelkenli teknenin, Amerika’daki Annapolis fuarında kendi kategorisinde en başarılı ürün seçildiğini. Fuarda tümüyle yerli tasarım ve imalat teknelerin haricinde, şişme botlar, iç mimari ve döşeme, balıkçı tekneleri ve çeşitli yan ürünleri gördüm. Birçoğunda işçilik ve üretim kalitesine hayran kaldım.
Teknelere çapa üreten Boyut Marine’den özellikle bahsetmek istiyorum. Çok nefis bir metal işçilikleri vardı ama önemli olan belki 100 yıldır önemli bir yenilik göremeyen çapa tasarımına getirdikleri önemli yeniliklerdi. Bir çeşit “hacıyatmaz “ olan bu çapa, dibe ne şekilde düşerse düşsün, zinciri çekildikçe aynı konumu alıyor ve her zaman tutuyor. Tutmayan demirlerin tehlikelerini yaşamış olanlar bunun önemini takdir ederler.
Firma sahibi bize ürününü her kıvrımının üzerinde en az 5 dakika konuşarak büyük bir gururla anlattı. Doğrusu bu firmada gördüğüm imalat inceliği ve hassaslığı göğsümü kabarttı. Eskiden böyle demoları Alman’lardan alırdık. Teknem olsaydı hemen bir tane alırdım doğrusu...
Firma sahibi bize bazı yabancı dergilerde ürünleri hakkında çıkan eleştiri ve testleri gösterdi. Düşünün, Istanbul Topkapı’da bir Türk KOBİ'sinin ürünleri kendi markasıyla Amerika’dan Almanya’ya, oradan İtalya’ya dergilerde inceleniyor, övgüler alıyor. Getirilen tek eleştiri ise çok pahalı olması. Doğrusunu söylemek gerekirse bir Türk Malı’nın pahalı olarak anılması yine gururumu okşadı.
Birşeylerin yavaş yavaş değişmeye başladığını görüyoruz. Yüksek girişimcilik potansiyelimiz, bilinçli girişimciliğe dönüştükçe fark yaratıcı ve kalıcı bir gelişime yol açıyor. Kimbilir? 10-20 yıl sonra vapur satıcılarımız bir malı sunarken öğünerek “Abla bu yerli mal” der, belki.
Bu olay bana başka birşey daha hatırlattı. Türk imalatçı kobileri olarak sizler, binlerce farklı cephede binlerce farklı, ilginçliğe, yaratıcılığa ve başarıya imza atıyorsunuz. Bize bunları yazın, tüm üyelerimizle ve okurlarımızla paylaşalım. Tanıtalım, gurur duyalım, örnek olalım. Diğer girişimcilerimize ve gençlerimize ilham verelim ki, bu köşede çok değindiğimiz “KOBİ AYDINLANMASI gerçek olsun.
Yenilikçi, yüksek katma değerli bir sanayi altyapısına ve kobilerimizin başarısıyla ulaşacağımıza inancımızı koruyoruz...